12 Şubat 2015 Perşembe

köy yumurtası üretimi,nden islam bilgisi34

 köy yumurtası üretimi


köy yumurtası üretimi,nden islam bilgisi34 evet arkadaslar sizler icin uzun zamandan beri
köy yumurtası fiyatı cok calısıyor ve gece gündüz bilgi hazırlamak icin urasıyor
 köy yumurtası fiyatları sizin icin diyorki osmânlı devletinin âlimlere verdiği kıymet ye i’tibâr, Osmân gâzînin vasiyyetnâmesinde uzun yazılıdır. Bütün pâdişâhlar, âlimlere en yüksek mevkı’leri vermişlerdir. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâ-dîyi, hasedcileri, ikinci Mahmûd hâna şikâyet ve i’dâmını taleb etdik-leri zemân, (âlimlerden devlete zarar gelmez) dediği ve talebi red et-diği meşhûrdur. Osmânlı sultânları, âlimlere ev, erzak ve bol maâş verirlerdi.
Binlerce Osmânlı âliminin, din, ahlâk, îmân ve fen üzerindeki kitâb-ları, dünyâca bilinmekdedir. En câhil sanılan köylüler, dinlerini ve ibâdetlerini ve san’atlarını iyi bilirlerdi. Bütün köylerde câmi’ler, ıpek-tebler, medreseler vardı. Buralarda, okuma, yazma, din ve dünyâ ilmleri öğretilirdi. Köylü kadınlar, Kur ân-ı kerîm okurlardı. Köylerde yetişdirilen âlimler ve Evliyâ pek çokdu.Osmânlı müslimânlarınm ma’neviyyâtı çok kuvvetli idi. Millet, şehîd-lik derecesine kavuşmak için, cihâda koşardı. Her nemâzdan sonra ve Cum’a hutbelerinde, din adamları halîfelere, devlete düâ eder, herkes âmîn derdi. Hıristiyan köylüleri okuma yazma bilmez, dinden, dünyâ bilgilerinden habersiz, papazların yalanlarını, efsânelerini din sanırlar. Şu’ûrsuz, hayvan sürüsü gibidirler.İslâmiyyet, hıristiyanlıkda olduğu gibi, din ile dünyâyı ayırmamışdır. Dünyâ işleri ile meşgûl olmak da ibâdetdir. Peygamberimiz: (Hiç öl-miyecek gibi dünyâ için, yarın ölecekmiş gibi de, âhiret için çalışınız! buyurdu. Hâlbuki, İncîlde, dünyâ için çalışmak men’ edilmekdedir.Sonra, adı geçen temsilî beş adamın askerlik, mâliye, meârif ve dînî sabâlarla alâkalı aralarında geçen mütâle’a ve plânların netîcelerini ihtivâ eden, bin sahîfelik bir ki-'tâb verdi. (Okudukdan sonra getirirsin) dedi. Ben de, ki-tâbı alıp eve götürdüm. Üç haftalık ta’tîlim içinde, baş-dan sona kadar dikkat ile mütâle’a etdim.Kitâb, çok hayret edilecek cinsdendi. Zîrâ, ihtivâ et-diği mühim cevâblar ve ince mütâle’aları sahih gibiydi. Kanâatimce, temsîlî beş adamın cevâbları da, asllarının cevâblarına yüzde yetmişden fazla mutâbık idi. Zâten sekreter de, dahâ önce, cevâblarm yüzde yetmiş nisbetin-de isâbetli olduğunu söylemişdi.Bu kitâbı okudukdan sonra, devletime olan i’timâ-dım biraz dahâ artdı ve Osmânlı împeratorluğunun bir asrdan dahâ az bir zemân içinde yıkılması plânlarının hâ-zırlandığını yakînen anladım. Sekreter, bana dedi ki: (Buna benzer diğer odalarda, şu anda sömürdüğümüz ve-yâ sömürmeyi plânladığımız devletler için de, böyle masalar vardır.Sekretere, (Bu kadar titiz ve muktedir adamları ner-den buluyorsunuz?) dedim. Cevâben: (Bütün dünyâ ülkelerindeki ajanlarımız, devâmlı bize ma’lûmât veriyorlar. Gördüğün bu temsîller, işlerinde mütehassısdırlar. Ta-bîîdir ki, sen falanca adamın bildiği bütün özel bilgilerle donatılırsan, onun gibi düşünebilir ve onun verdiği hükmleri verebilirsin. Zîrâ, artık sen, onun nümûnesi mesâbesindesin) dedi.Cemâ’atlerin, aralarına adavet sokup, sû'-i zannı aşı-lıyarak, ihtilâfı teşvîk eden kitâblar neşr etmek süretiy-le, ihtilâfları yerleşdirmek..Mekteblerin açılmasını, kitâbların neşr edilmesini men' etmek, yakılması ve yok edilmesi mümkin olan din kitâblarını yakmak ve yok etmek. Din adamları hakkında muhtelif iftirâlar uydurmakla, müsli-mânları, çocuklarını dînî mekteblere vermekden vaz-geçirerek, câhil kalmalarını te’mîn etmek.[Bu yol, is-lâmiyyete büyük zarâr vermekdedir.Onların yanında Cenneti övüp, dünyâ hayâtını te’mîn etmekle mükellef olmadıklarını söylemek. Tesav-vuf halkalarını genişletmek. (Zühd)ü tavsiye eden Gazâ-lînin (İhyâ-ül-ulûmiddîn)i, Mevlânânın (Mesnevî)si ve Muhyiddîn-i Arabînin eserleri gibi kitâbları okumağı teşvîk etmekle, şu’ûrsuz kalmalarını te’mîn etmek.Hükmdârları zulm ve diktatörlük yapmağa teşvîk etmeliyiz: Siz Allahın yeryüzündeki gölgesisiniz. Zâten Ebû Bekr, Ömer, Osmân, Alî, Emevîler ve Abbâsîleı in herbiri, kaba kuvvet ve kılınçla işbaşına gelmişler ve tek başlarına hükmranlık etmişlerdir. Meselâ, Ebû Bekr, Ömerin kılıcı ile ve Fâtımanın evi gibi, itâat etmeyenlerin evini yakmakla, iktidâra gelmişdiH^l. Ömer de, Ebû Bekrin tavsiyesi ile halîfe olmuşdur. Osmân ise, Ömerin emri ile devlet başkanı olmuş.  Dünyâya düşkün olmamakdır. Ya’nf, şerf’ale uygun olarak çalışıp kazanmak ve kullanmak, ibâdet yapmak gibi sevâbdır. [2] Ebû Bekr, Ömer, Osmân ve Alînin “radıyallahü anhüm” halîfe olacaklarına, hadîs-i şerîflerde işâretler vardır. Fekat hiçbirinin vakti açık bildirilmemişdir. Resûlullah * *‘sallallahü aleyhi ve sellem” bu işi, Es-hâbının seçmesine bıjakmışdı. Halîfe seçmekde, Eshâbın ictihâdları üç dürlü oldu. Halîfelik, akrabâya verilmesi lâzım olan bir mîrâs malı değildi. En önce müslimân olup, başkalarını da îmâna getiren ve Pey-
peygamberimizin imâm yapıp arkasında nemâz kıldığı ve berâber hicretet-diğj Ebû Bekri seçmek uygun idi. Ba’zıları hazret-i Alînin evine geldi. İçlerinden Ebû Süfyân (Elini uzat! Muâviye de, kılmçla işbaşına gelmişdir^^J. Sonra, Emevîlerde de hükm-dârlık babadan oğula geçerek devâm etmişdir. Abbâsîler-de de, aynı olmuşdur. Bunlar, İslâmdaki hükmrânlıklarm cebrî ve diktatörlük olduğunun delîlidir, demeliyiz.Adam öldürenleri i’dâm etmek maddesini kânûn-lardan çıkarmak. [Adam öldürmeğe, eşkiyâlığa karşı tek çâre i’dâm cezâsıdır. t’dâm cezâsı olmadıkça, anarşi, eş-kiyâlık önlenemez.] Yol kesici ve hırsızları cezâlandır-makdan hükümeti alıkoymak ve yol kesicileri silâhlandırarak, bu işi yapmalarını teşvîk etmek ve yolların em-niyyetsizliğini devâm etdirmek.
Şu şeklde, onların hastalık içinde yaşamalarını sağlayabiliriz: Her şey Allahın kaderi ile olur. Tedâvînin iyileşmede hiçbir te’sîri yokdur. Allah Kur’ânda, (Rab-bim beni yidirir ve içirir. Hasta olduğum zemân da, O bana şifâ verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek Odur)t^l dememiş mi?Hazret-i Alî, bunu kabûl etmedi ve (Müslimânlan parçalamak mı istiyorsunuz? Evden çıkmamam, halîfe olmak için değildir. Resûlullahın ayrılığı beni çarpdı. Çılgına döndüm) dedi. Mescide geldi. Herkesin yanında, Ebû Bekre bî’at eyledi. Ebû Bekr de, (Halîfe olmak istemedim. Fitne çıkmasın diye, çâresiz kabûl etdim) dedi. Alî de, (Halîfe olmağa, sen daha lâyıksın) dedi. Hazret-i Alînin, o gün, Ebû-Bekri öven sözleri (Se*âdet-i Ebe-diyye) kitâbımızın ikinei kısm, 23. cü maddesinde yazılıdır. Hazret-i Ömer, hazret-i Alîyi evine kadar uğurladı. Hazret-i Alî, (Resûlullah-dan sonra, bu ümmetin en üstünü Ebû Bekr ve Ömerdir) derdi. Şî’île-rin yalanlarına, iftirâlarına aldananlar, müslimânların bugünkü hâle düş-^ meşine sebeb oldu. İngilizler, bu fitneyi hâlâ körüklemekdedirler.
köy yumurtası üretimi sizin icin sundu devam edecek.



köy yumurtası üretimi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder