27 Şubat 2015 Cuma

köy yumurtası üretimi,nden islam bilgisi3

 köy yumurtası üretimi


köy yumurtası üretimi,nden islam bilgisi3 bugün köy yumurtası üretimi sizin icin islam bilgilerini sunacak sizinde herzman köy yumurtası dan  yazılar okumanız pek olmasada
 köy yumurtasısizin icin bu güzel yazıları yazıyor köy yumurtası üretimi diyorki kurtuluş, yükseliş yolunu gösteren, maddede ve ma’nâda ilerlemeğe ışık tutan parlak dînini yıkmak için de, imânsızlar, ahlâksızlar, nefslerinin esîri olan alçaklar, her asrda, haçlı savaşları ile ve zulm ile, işkence ile Onun dînine saldırdığı gibi, müslimân şekline girerek, içerden aldatmağa, kardeşi kardeşe düşürerek, içerden yıkmağa uğraşdüar ve çok zarar yapdılar. Başarı sağladılar.Dahâ Eshâb-ı kirâm «aleyhimürrıdvân» zemanında, müslimân olduğunu söyliyerek, (Abdüllah bin Sebe’) adını alan bir Yemen yehû-dîsi, müslimânlar arasına fitne, ikilik sokdu. (Şrîlik) denilen bir çığır açdı. Resûlullahın »sallallahü aleyhi ve sellem» Eshâbını kötülemeğe kalkışdı. Sonraları, nice nice din düşmanları, müslimân adı alarak, din adamı şekline bürünerek, bozuk, sapık yollar meydana çıkardı. Milyonlarca müslimânın doğru yoldan ayrılmasına sebeb oldular.

Resûlullah «sallallahü aleyhi ve sellem», ümmetinin başına gelecek bu acıklı hâli haber vererek, (Ümmetim yetmişüç fırkaya ayrılacak. Bunlardan, yetmişikisi, doğru yoldan saparak, Cehenneme gidecek. Bir fırkası, benim izimde, doğru yolda kalacakdır) buyurdu. Doğru yolda kalan bu fırkaya (Ehl-i sünnet) denildi.

Bu fırkalardan en eskisi ve kötüsü olan şî’îlik, zeman zeman, ahmaklar arasında yayılmakda ve îmânsızlar tarafından koz olarak kullanılmakda, körüklenmekdedir. Son zemanlarda basdırdıkları, eskiden düzme (Hüsniyye) kitâbına ve arasıra câmi’ kapılarında câhil halka dağıtdıkları broşürlere ve îmânsızlara önderlik rolünü gösteren, ba’zı çığırtganların sözlerine dikkat edilirse, hiçbir İlmî temele dayanmadığı, vak’a ve olayları değişdirdikleri, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflere yanlış, bozuk ma’nâ verdikleri görülür. Saçma sapan sözlerine inandırmak için, kıymetli birkaç kitâbın adını veriyor. Bunlarda da böyle yazılı diyorlar. Fekat, bu kıymetli kitâblardan bir satır yazı örneği gösteremiyorlar. Câhiller, bu kitâbların admı duyunca, bunları doğru ve haklı sanıyor. Şî’îlerin bozuk ve çürük iftirâları ve Ehl-i sünnet âlimlerinin Kur’ân-ı kerîm ile ve hadîs-i şerîtler ile bildirdikleri doğru inanışlar, Abdülhakîm Efendinin «rahmetullahi aleyh» (Eshâb-ı kirâm) risâlesinde çok değerli vesikalarla açıklanmışdır. Alİahü teâlânın lütfü ile, bu kitâbın baskısı yapılırken, sonuna, (Ten-bîh) kısmı eklendi. Ayrıca kitâbda adı geçen meşhûrların hâl terceme-lerini de sayın okuyucularımıza tanıtmak için elif bâ sırası ile ikiyüzaltmışiki ism üzerinde gerekli bilgi verilmişdir.
Herhangi bir kimse, herhangi bir zemanda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir suretle hamd eder, onu medh ederse, bu hamdlerin hepsi Alİahü teâlâya mahsûsdur. Çünki, her şeyi yaratan, terbiye eden, yetişdiren, her iyiliği yapan, gönderen ancak O’dur. Kuvvet, kudret sahibi yalnız Ö’dur. insan bir şeyi yaratdı demek, yaratdı kelimesini Allahdan başkası için söylemek, sivrisineğin apartman yapmasını veya otomobil kullanmasını söylemek gibidir ve çok çirkin günâhdır. Söylenen kimse ile alay etmek, onu küçültmek demekdir.

Bütün düâlar, iyilikler, O’nun peygamberi ve sevgilisi olan (Muhammed) aleyhisselâma ve O’nun Ehl-i beytine ve Esbabının hepsine ve onları sevenlere olsun!

(Mir-ât-i kâinat) ismindeki büyük târih kitabının sahibi Nişancızâde Muhammed bin Ahmed buyuruyor ki, (Eshâb-ı kirâm kime dendiği, çeşidli suretle ta’rîl edilmişdir. (Mevâhib-i ledünniyye) de diyor ki. Peygamber elendimizi «sallallahü aleyhi ve sellem» diri iken ve Peygamber iken bir ân gören, eğer kör ise, bir ân konuşan, büyük veyâ küçük, bir mü’mine (Sâhib) veyâ (Sahâbî) denir. Birkaç dânesine (Eshâb) veya (Sahâbe) veyâhut (Sahb) denir. Kâfir iken görüp, Resûlullahın «sallallahü aleyhi ve sellem» vefâtından sonra îmâna gelen veyâ mü’min olarak görüp de, sonra meazallah mürted olan kimse, sahâbî değildir. E.shâb-ı kirâm arasında bulunan Ubeydullah bin Cahş ve Sa’lebe mürted oldular. Mürted oldukdan sonra tekrâr îmâna gelirse, yine sahâbî olur demişlerdir). Vahşî «radı-yallahü anh» de Sahâbedendir ve Sahâbî olarak vefat eldi.


Allahü teâlâ. Cenneti ve Cehennemi önceden yaratdı. Her ikisini, insanla ve cinle dolduracağını, ezelde dileyip, bunu kitâblarında bildirdi. Âdem aleyhisselâmdan beri. Cennete gidecek îmânlı, iyi insanlar olduğu gibi. Cehenneme götüren kötülükleri yapan, imansız, aklsız, fena kimseler de gcimişdir. Kıyamete kadar da gclccekdir. Meleklerin sayısı, insanlardan, ölçülemiyecek kadar daha çok olup, hepsi îmânlı ve hep itâ’atlıdır. İnsanların i.se, her zeman az .sayısı imanlı, çoğu ise, imansız, azgın, taşkın kim.selerdir.

İyi ve kötü insanlar, hep birbirini yok etmeğe uğraşmış, kötüler, birbirlerine de saldırmış, târih boyunca, sıkıntılı, huzursuz yaşiimış-lardır. îmânlılar, îmânsızları ı^slâh etmek, imâna getirip se’âdet-i ebe-diyyeyc kavuşdurmak için, Âdem oğullarını dünyâda ve âhıretde, mes’ûd, rahat yaşatmak için, cihâd etmişdir. Imânsızlar ise, dikta rejimi sürmüş, az bir zümrenin taşkınca zevk ve safâ sürmesi, nefsle-rini, şehvetlerini doyurması için z.a’îflerc, küçüklere saldırmışdır. Kötülüklerinin, zararlarının, felâketlerinin örtbas edilmesi, herkesi aldatabilmcleri için, ahlâk, fazilet, dürüstlük ölçülerini koyan Peygamberlere «aleyhimüsselâm»* ve onların getirdiği dinlere saldırmışlardır. lîu saldırmaları ba’zı asrlarda harb vâsıtaları ile. ölüm kalım savaşı şeklimle olmuş, ba’zan da yalan propagandalarla, fitne, fesâd çıkararak, dinleri içinden bozmak, müslimân devletleri, içeriden yıkmak şeklinde olmuşdur.

İşte, Allahü teâlânm bütün dünyâdaki insanlar arasında, her bakımdan, en üstün, en güzel, en şerefli olarak yaratdığı ve bütün milletlere Peygaml>er olarak .seçip gönderdiği, son ve en üstün Peygamber olan (Muhammed Mustafâ) «sallallahü aley îieksen senelik kâfirler imâna gelip, bir kerre Peygamber efendimizin «sallallahü aleyhi ve sellem» mübârek yüzünü görürse, sahâbî oluyor da. Vahşî «radıyallahü anh» sahâbî olmaz mı? Bu şartları taşıyan Cinnîler de sahâbî olur. Vahşî hakkında fazla bilgi almak için, (Se’âdet-i ebediyye) kitâbı sonuna bakınız!Abdülganî Nablüsî hazretlerinin (Hadîkatünnediyye) adındaki şerhi çok kıymetlidir. 1290 [m. 1873] yılında îstan-bulda basümışdır. 1400 [m. 1980] de, birinci kısmınm ofset baskısı yapılmışdır. 13.cü sahîfesinde diyor ki (Mü’min olarak Resûlullah ile buluşan ve mü’min olarak öldüğü bilinen cin ve insana sahâbî denir. Bu ta’rîfe göre, a’mâ olan da ve uzun zeman birlikde bulunmıyan da sahâbî olur. Melek sahâbî olmaz. Resûlullah «sallallahü aleyhi ve sellem» vefât etdiği zeman yüzyirmidörtbinden fazla sahâbî vardı. Hepsi âlim, kâmil, yüksek insanlar idi).

Bütün din büyükleri diyor ki, Eshâb-ı kirâm «aleyhimürrıdvân» Peygamberlerden sonra ve meleklerden sonra mahlûkların en efdali, en üstünüdür. Resûlullahı «sallallahü aleyhi ve sellem» bir kerre gören bir müslimân, görmiyenlerin hepsinden, hattâ Veysel Karânî’den katkat daha yüİcsekdir. Eshâb-ı kirâm, Şam’a girince, bunları gören hıristiyânlar, hâllerine hay-rân kalıp, (Bunlar, îsâ aleyhisselâmın havârîlerinden dahâ yüİc-sekdir) dediler. Bu dînin en büyük âlimlerinden olan Abdüllah ibni Mubârek buyuruyor ki, (Resûlullahm yanında giderken hazret-i Mu’âviyenin bindiği atın burnuna giren toz, Ömer bin Abdül’azîz’den bin defa dahâ üstündür).

Eshâb-ı kirâmın üstünlüklerini bildiren âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler pek çokdur.

Sûre-i Âl-i îmrânda buyuruyor ki: (Sîzler, bütün insanlar içinde, en iyi bir ümmetsiniz, cemâ’atsınız!) ya’nî Peygamberlerden sonra, bütün insanların en iyisisiniz!

Sûre-i Tevbede buyuruyor ki: (Mekke-i mükerreme ehâlî-sinden olup, Medine-i münevvereye hicret eden Sahâbe-i kirâm-dan ve iyilikde onların izinden gidenlerden, Allahü teâlâ râzıdır. Onlar da, Allahü teâlâdan râzıdırlar. Allahü teâlâ onlara Cennetler hâzırlamışdır).
Sûre-i Enfâlde, Allahü teâlâ, sevgili Peygamberine «sallal-lahü aleyhi ve sellem» diyor ki; (Sana Allahü teâlâ yetişir ve sana tâbi’ olan mü’minler yetişir). O zeman Sahâbe-i kirâm pek az idi. Fekat, Allahü teâlâ, yanında dereceleri pek yüksek olduğundan, dîni dünyâya yaymakda sana yetişirler buyuruldu.

Sûre-i Fethde buyuruyor ki: (Muhammed «sallallahü aleyhi ve sellem» Allahü teâlânın peygamberidir ve O’nunla birlikde bulunanlann, [ya’nî Eshâb-ı kirâmm] hepsi kâfirlere karşı şiddetlidirler. Fekat, birbirlerine karşı merhametli, yumu-şakdırlar. Bunları çok zeman rükû’da ve secdede görürsünüz. Herkese dünyada ve âhıretde her iyiliği, üstünlüğü, Allahü teâlâ-dan isterler. Rıdvânı, ya’nî Allahü teâlânın kendilerini beğenmesini de isterler. Çok secde etdikleri yüzlerinden belli olur. Onlann hâlleri, şerefleri böylece Tevrâtda ve İncilde bildirilmişdir. İncilde de bildirildiği gibi, onlar, ekine benzer. İnce bir filiz yerden çıkıp kalınlaşdığı, yükseldiği gibi, az ve kuvvetsiz oldukları hâlde, az zemanda etrâfa yayıldılar. Her tarafı îmân nûru ile doldurdular. Herkes filizin hâlini görüp, az zemanda nasıl büyüdü diyerek, şaşırdıkları gibi, hâl ve şânları dünyâya yayılıp, görenler hayret etdi ve kâfirler kızdılar.) Bu âyet-i kerîme, yalnız indiği zemanda bulunan Eshâbm de^l, sonra îmâna gelecek olanların da şânmı bildirmekdedir. Bilindiği üzere Mu’âviye «radıyal-lahü anh» da, dîn-i islâmm yayılmasına çok hizmet eden bir sahâbîdir. Allahü teâlânın bu medh ve senâlarma, herbir sahâbî gibi, o da dâhildir.köy yumurtası üretimi sizin icin sundu.




köy yumurtası üretimi,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder