6 Mayıs 2015 Çarşamba

lohman brown ile osmanli tarihi


 lohman brown

köy yumurtası ile osmanli tarihi evet arkadaslar sizin icin en güzel yazılarımızı sizlere sunuyoruz ve sizler icin lohman brown elinden gelen gayreti gösterdi ve sizlere bu güzel yazıları hazırladı ve lohman brown diyorki
Osmanldar, II. Bâyezid deMİnden itibaren Safevi tehdidinin farkına vanp, Anadolu’da huzuru sağlanabilmek için Safevi propagandasım engellemeye çalıştılar. Saim Savaş'ın tespitlerine göre, XVI. yüzyılm ikinci yansında İstanbul’dan gönderilen emirlerde, en üst makamdakilerden en alt rütbedekilere kadar bütün resmi görevlilere, .Anadolu’daki Safevi taraftarlarını tespit edip cezalan-dırmalan kesin olarak bUdiıilmiş, zaman zaman bizzat bu iş için özel görevliler tayin edilmişti. İleri gelen Safevi taraftarları genellikle hırsızlık, eşkiyalık gibi bahanelerle öldürülmüş, hapse atılmış, kürek cezasına çarptırılmış veya aileleri ve müridleri üe birlikte Kıbns, Rumeli gibi bölgelere sürgüne gönderilmiştir. İran’dan gelen elçilerin Osmanlı halkı üe temas kurması engeUenmiş ve yolda elçiye muhabbet gösteren, hediyeler takdim eden kimseler tespit edüerek daha sonra cezalandırılmıştır. Aynı şeküde İranlı hacüaır, Osmanlı topraklannda aleyhte bir faaliyet gösterir ve bir tehdit hâline gelirlerse sessizce ortadan kaldırılırlardı. 1569’da Osmanlüar’dan hacca gitmek için izin alan Safevi Veziri Masum Sultan, hac yolculuğu sırasında Osmanlılar aleyhine faaliyetler içerisine girince, Şam Beylerbeyi’nin eşldya küığına girmiş adamları tarafından öldürülmüştü. Ancak Osmanlılar’m bütün gayi'etlerine rağmen Anadolu'dan İran’a göçler XVIII. yüzyılın başlarına kadar devam etli.
İki diivlet arasındaki savaşların bir diğcM* öıu'inli sı'bebi, ipek tioaıvti üzerindeki hâkimiyet müe.adeUvsiyıli. 'I’i'briz ik' Bursa arasımla >v\İmn bir kervan ti<‘arf‘tiıu* komi olan ijud< hem ( )smanlı lu'in de İran ekonomilerinin en önemli gıdir kaynaklanmhm birisiydi. Ben/.e>ı biı mvu aılob' Salevilevden öııe^" han a hâldin oi;m Ahkoynnlniar ik* (l.smanklaı arasında da
Safeviler’i tarih sahnesinden silmek isteyen Yavuz Sultan Selim, İran’dan ipek ithal edilmesini yasakladı. İran’dan ipek getiren bütün tüccarlar yakalanarak mallanna el konuldu ve İranh tüccarlar hapse atüdı. Sultan Selim’üı radikal kararlan etkisini, Bursa’dan aldıkları ipeği Avrupa’ya pazarlayan ve bu işten nıuazzam kârlar elde eden İtalyan devletlerinde de hissettirdi.
Kanunî Sıütan Süleyman, babasmın ipek politikalarım terkederek bu ticaretin yine eskisi gibi devam etmesini sağladı, hapisteki tüccarları serbest bırakıp mallarını iade veya tazmin ettirdi. Yavuz döneminde Mısır’ı ele geçirerek baharat yolunu denetim altma alan Osmanhlar, Kanunî devrinden itibaren ipek yolunu da kontrolleri altına alarak doğunun batıya yaptığı muazzam büyüklükteki üd büyük ticari malı kendi ekonomüerinin tekeline sokmaya çalıştılar. 1534’te Bağdat’m fethedilmesi, 1538’de Basra’nm Osmanlı hâkimiyetini tanımasıyla bu politika nispeten başarıldı. Bundan sonra yeni hedef, Azerbaycan’daki ipek üretim bölgelerinin doğrudan Osmanh egemenliğine sokulmasıydı.
Osmanhlar, XVI. yüzyılm ortalarından itibaren kuzeyde günden güne gelişen Ruslar’m, kendilerine yönelik nasıl bir tehdit unsuru olduğunun ferkmdaydılar. Bu yüzden devletin kuzey politikalarında köldü değişiktiler yapüdı. 1569’da teşebbüs edüen Don-Volga Kanalı projesi ve Ejderhan Seferi, Osmanldar’m, Orta Asya’dan gelen taıâhi hac ve ticaret yolunun denetim altma abnması ve Orta Asya Sünni âlemiyle ittifak kurup, Ruslar ve Safevüer’e karşı yürütülecek mücadelelerde bu ittifaktan faydalanma arzularının bir sonucu olarak gerçekleştirildi. Ancak sefer başarısız olduğu gibi proje de yarım kaldı. Buna rağmen Osmanlüar, Orta Asya üe irtibat kuracakları yeni bir yol arayışından vazgeçmediler.
Soru 2: .Saffrvi Devletî’nde taht kargaşası nasıl meydana geldi?
hale getirmeye çalıştı, Sünnilere karşı müsamalıakâr davi'andı, Hz. Ayşe y üç halifeye lanet edilmesini yasakladı. Bu yönüyle ülkede kendisi aleyhinde havanm doğmasma sebep oldu. Bu ai'ada, Osmanh ülkesine gelmekte olaı^j^!^ kervanın İran topraklannda saldırıya uğraması ve Osmanlılar’la anlaşmaz] düşüp İran’a kaçan bazı beylerin şah tarafından himaye edilmesi, iki dev^ arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine yol açtı. II. İsmail, 1578’de, yuttuğu aş^ miktardaki afyonun tesiriyle öldü. Ancak ismi, gerek Osmanlı topraklarmd gerekse İran’da birbiri ardma baş gösteren dört ayn sahte “Şah İsmail İsyam» ile bir süre daha hafızalardan silinmedi. Saim Savaş, mühimme defterlerinde rastladığı bazı belgelere dayanarak, 1578’de Şam Bayadı Türkmenleri arasında ortaya çıkan ve faaliyetlerini Sivas taraflarına kadar yaymayı başaran sahte Şah İsmail’in isyanı sırasmda, Pîr Sultan’ın, ‘‘Şeyh Haydar” adıyla önemli roller üstlendiğini ifade etmektedir.
Soru 3: İran savaşlarının başlama sebebi ne idi?
Osmanlı-lran Savaşı 1578’de başladı. Bekir Kütükoğlu, Şah II. İsmail’in, Anadolu halkı ve huduttaki beyler arasmda tahriklerde bulunarak Osmanlı sınır güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü ve İran’ın riayet ettiği müddetçe geçerli olmak şartıyla imzalanan banş antlaşmasını ihlal edip Osmanlılar’ı kendisini müdafaa etme zorunda bıraktığını, bu yüzden savaşın birinci derece somm-usunun İL İsmail olduğunu belirtir. FaiTik Sümer ise, Şah İsmailın. banşı ozacak ve bunun mesuliyetine katlanacak bir durumda bulunmadıgmı.i™ arşılık İranda yaşanan bnhranı Ikt /a/n;m (de bir (irsal olarak gomnPaşaya verildi. 1578’de Çıldır'da. Özdenürv^lu Osman r.ış.\'uıu ga\ıvl-leriyle Tokmak Han idaresindeki İran ordusunun mağlup oviiUncsî Güıvislan kapıiannı Osmanlılar’a açtı. Bu galibiyenen s<m.ra Meshîya Pa'nsv Mıuuçvhr. annesi adına Osmanlı ordugâhına gelerek itaatini an: etti. Tülis iu fethi ü. eriue Önde gelen Gürcü beylerinden .-Meksandre Han'ın da Kığhlığım bildinuesvyle Gürcistan’daki Osmanlı hâkimiyeti pekiştirildi. Koyun Gv\idi fKıiO kenarını tutarak Osmanlı ileri hareketini engellemek istey en limir Han konuıtasmdaki İran ordusunu mağlup eden Uda Mu.stafa Paşa Şinan’a girdi. IVrU'nd. Uakii, Şemahi gibi mi’ılıim şehirler Sünni Şinanlılann da yaı\lımlanyia Osmanlı toprak-lanna katıldı. Mustafa Paşa, kışın vaklaşma.si üzerine Pr/umm’a çekildi. Si'rdann geri dönmesinden sonra saldınya geçen İran ve Gürcü birlikleri ile mücadele, karaıgâhmı önce Şemalii’de, buranın SafeGler tarafından alınması ü/erine de Derbend’de kuran Özdemmoğlu Osman Paşa tarafından yiiıütüldü. 1579’da I^la Mustafa Paşa, Kaı*s Kalesi’ni inşa etmeye çalışırken, Anadolu Beylerbeyi Cafer Paşa idaresindeki Osmanlı birlikleri Reyhan’ı tahrip etti. Hudut kalelerini tamir ettikten sonra Kınm kuvvetleri yetişinceye kadar Kars’ta kalmak isteyen serdar, kışın erken bastırması üzerine Erzurum’a döndü. Bu arada İstanbul’da bir devre damgasını vuran SokoUu Mehmed Paşa, cinayete kurban gitmişti. Lala Mustafa Paşa, Erzurum’da iken serdarlıktan azledildiği ve İstanbul’a çağrıldığı haberini aldı. Genelde batıdaki seferlerde yardımlanna başvurulan Kınm kuvvetleri ük defa bu savaşlar asnasında İran’a karşı da kullanılmıştır. Uzun İran ve A\aıstuıya laıplerinde Osmanlılar’ın artan asker ilıtiyacını kai'şılamak için Kınm kuv\^etierini iirekJi seferlere iştirak etmeye zorlamaları, Kırım’ın, Rus ve Kazak vSaldmlanni arş/ aç/k hale gdm(;sin(^ seb(;j) olmuş ve bu dunun Kırım’da zaman zamai Isnmılı aJeyhla/'/ bir ortam doğurmıışlıır.
Al:)bas’m geçmesi de Safe\iler için s<ı\aşm kaderini değiştirmeye yelmeıii. Bağciaci ve î^ehri/or kıı\v elleri de gıine\*de yeni bir cephe açarak Sal'evilefi bu taraftan sıkıştırmaya başlamıştı. Osınanh birlikleri. 1588'de Karadağ’ı feüıet-tiler. Bu arada Osmanhlar’la mütletik olarak hareket eden Özbek hükiimdan Abdullah Han, Heral’ı alıj) Horasan’a girmiş ve İran’ı doğudan tazrik etmeye başlamıştı. Zor dummda kalan Şah Abbas banş istemek zorunda kaklı. OsmanlIlar da batıda savaş riizgârlannın yeniden esmeye başlaması ve iç nizamda gözlenen bazı çalkantılar nedeniyle artık doğudaki savaşın sona erdirilmesini istiyorlardı. 1590’da İstanbul’da imzalanan Ferhat Paşa Antlaşması ile İran, OsmanlI üstünlüğünü tamdı.
Soru 5: OsmanlIlar fethettikleri bölgede neler yaptılar? Kafkasya harekâtı ile Hazar kıydanna kadar ulaşan Osmanlılar, fethet-ikleri bu yeni sahada sağlam bir şekilde yerleşmek için uğraşmışlardu'. Şimdi lazar Denizi’ne de komşu olan Osmanlılar, doğuda yapılacak mücadelelerde ratejik önemi olan bu denize hâkim olabilmek için burada yeni bir kaptanlık \rdular. Hazar Kaptanlığı olarak anılan bu göreve ilk olarak Mehmed Bey İl birisi tayin edildi.
Özellikle Doğu Anadolu taraflannda fethedilen sahalarda kalıcı oln\.\k ve i*kin fazla düşünülmemişti. Bu dönemde, Osmanh hâküni> eti aitına alman ^bilgelerden stratejik öneme sahip yerler çeşitli be\ierbe>üiklere ve sancaklara İTOİünerek doğrudan doğruya İstanbul’dan ta>in edilen göre\liler tarafından vönetildi. Özellikle Gürcü nüfusunun yoğun olduğu yerler, Osmanklar'a tabi olmayı ve haraç vermeyi kabul eden Aleksadre Han gibi eski Gürcü beylerinin idaresinde bırakıldı. Bölgedeki me^’cut kaleler tanür edilerek, askeri öneme sahip yerlere yeni kaleler yapüdı ve buralara yeniçeri, sipalıi. azeb ve gönüllü gibi uJûfeli muhafaza birlikleri yerleştirildi. İlk dönemlerde bölgenin gelirleri savunma giderlerini dahi karşüamakta yetersiz kaldığı içm de\'let bu ihtiyacı Diyarbakır, Halep, Erzurum ve Sivas gibi şehirlerin veı-gilerinden kaı-şılamaya çalıştı. Savaşlar sırasında etrafa dağdan bölge halkının tekrar eski yerlerine dönmelerini sağlanmak üzere çeşitli tedbirle alındı, bunlann bir kısmı kendi nzalanyla dönerken bir kısmı da zorla \-eya bazı kolaylıklar gösterilmek suretiyle eski yurtlarına iskân edddiler. Nizam ve asayişin sağlanmasından sonra fethedilen sahanın tahriri yapılarak, arazi timar
Safevi hükümdan, 1603-1629 arasında ülkesini dünya ticaretinin m bezlerinden birisi hâline getirmeye ve Osmanlılar’ı ekonomik açıdan çökert meye uğraştı. Basra Körfezi’nde Bender Abbas ismiyle yeni bir şehir kurarak, OsmanlI ekonomisi için hayati öneme sahip İpek Yolu’nun güzergâhını bu şehre yönlendirmeye çalıştı. Şah, hu sıralarda Hint ticaretinde Portekiz ve İspanyolların yerini almaya başlayan İngilizler ve Hollandalüan, bazı imtiyaz-1ar vererek doğrudan doğruya İran'a yönlendirmek istedi. Kendi ekonomileri için büyük miktarlarda ipeğe ihtiyaç duyan İngilizler, denizlerdeki Portekiz ve İspanya saldırılan yüzünden eski Moskova yolunu devreye sokmaya uğraştı. OsmanlIlar, bir taraftan Şah Abbasün faaliyetlerini endişeyle takip ederken diğer taraftan da İran ekonomisinin şiddetle ihtiyaç duyduğu Osmanlı bakın ^e diğer kıymetli madenlerinin hu ülkeye ihracını yasakladılar. İngiltere-Iran akmla.şmasına karşılık, Osmanlılar ile İspanyol ve Portekizliler
yaptığı antlaşmayı bozup 1603’te Tebriz’e girdi. Kısa sürede Şirvan, Revan, Gence, Derbend ve Nahcivan gibi merkezleri ele geçirip, Anadolu kapılarına dayandı. Sultan I. Alımed, 1604’te Veziriazam Malkoç Ali Paşa’y A\oıstuıya üzeıine, Çağalazâde Sinan Paşa’yı İran taraflarına gönderdi. Cağalazâde Sinan Paşa, yol boyunca celalileri itaat altına almaya çalışarak ilerledi. İran smınna ulaştığında, Akçakale’de hazırlıksız bir şekilde bulunan Şah Abbas’ın üzerine yümnıek yerine Karakaş Paşa’nın gelmesini bekleyerek zaman kaybetti. Dunundan haberdar olan İranlılar, geri çekilirken Osmanlı ordusunun kendilerini takip etmesini engellemek için geçtikleri yerleri harabe hâline getirdiler.
Serdar Sinan Paşa, sefer mevsiminm geçmesi üzerine orduyu kışlaklara dağıtıp, kendisi de Van kışlağma çekildi. Ancak İranlılar’ın kışa rağmen Van’a saldırmaları üzerine karargâhım Erzurum’a taşıdı. 1605’te Tebriz üzerine yü-rüdüyse de Umıiye Gölü yakınlarında Şah Abbas’ın komuta ettiği İran ordusu karşısında mağlup olup Diyarbakır’a çekildi ve burada hastalanıp öldü. I. Ah-med, batıda önemli başarılar kazanan ve veziriazam tayin edilen Lala Mehmed Paşa’yı İstanbul’a çağırıp İran meselesini halletmekle görevlendirdi. Veziriazam, Avustuıya üe başlayan banş görüşmelerini bir neticeye bağlayıp daha sonra İran tarafma gitmek istediyse de I. Ahmed’in kendisini ölümle tehdit etmesi üzerine çaresiz emre itaat etti, fakat daha Üsküdar’da iken kederinden öldü. Bu hadiseden sonra Osmanlüar, İran savaşlarım ı6ıo’a kadar beş sene serdarsız sürdürdüler. Bu süre zarfında İran üzerine düzenlenen Osmanlı seferleri celali tenkilinden öteye gidemedi.
Veziriazamlığa önce Derviş Paşa, kısa süre soma da Kuyucu Murad Paşa tayin edildi. Yeni veziriazam, evvela Avusturya ile Zitvatorak Antiaşması’m imzalayarak batıdaki savaşa son verdi. Bundan soma, yıllardır süregelen pahalı Avusturya ve İran harpleri, XVI. yüzyılın sonlarındaki aşırı nüfus artışı, savaş usullerindeki yeni gfüişrneler, dünya ekonomik sisteminde meydana gelen değişimler gibi nedenlerle ()sınanlı düzeninin altüst olması üzerine baş gösteıvn büyük buhran rjrt^ırnmfla or aya
mevsimin geçmesi hem de Şah Abbas'tan barış tekJifi gelmesi nedeniyle Diyarbakır'da geçirmeye ve gerekirse yazm İran üzerine yürümeye karar ve,.çjj çoyaşmda olan Murad Paşa, seferin son hazırlıklannı tamamlamaya çalışırl^j^ vefat etti, bir rivayete göre ise vezmazamJığa göz diken Nasuh Paşa tarafn^ dan zehirletildi. Padişah, sefer vakti geçer endişesiyle derhal Nasuh Paşa’y, veziriazam ve serdar tayin etti. Yeni veziriazam, bir taraftan İran’la Mur^^j Paşa zamanında başlayan banş görüşmelerine devam ederken diğer taraftaı^ da sefer hazırlıklarım tamamlamaya çalıştı. İran tarafına kaçan birçok celali grubu, Nasuh Paşa’nm 1610’da ilân ettiği aftan istifadeyle tekrar Anadolu’ya döndü. Nihayet 20 Kasım 1612’de ild devlet arasında antlaşma imzalandı OsmanlIlar, Şah Abbas'm, yıllık 200 yük ipek ödemesi koşuluyla, savaşta ele geçirdiği yerlerdeki hâkhniyetini tanıyıp, 1555’teki sınırlara çekildiler. Doğu işlerini yoluna koyan Nasuh Paşa, İran elçileri ile birlikte İstanbul’a geldi ve elçilere Osmanlûar'm gücünü göstermek isteyen I. Ahmed tarafından oldukça şaşah bir törenle karşılandı.
Soru 8: İranla ilişkiler neden bozuldu?
İran ile Osmanh ilişkileri. Şah Abbas’ın 1615’ten itibaren Nasuh Paşa Antlaşmasıhın şarüanna uymaması nedeniyle tekrar bozuldu ve iki devlet arasında yeni bir savaş başladı. 1612 antlaşmasmı Nasuh Paşa’nın ısrarlan nedeniyle kabul eden I. Ahmed, Öküz Mehmed Paşa’yı İran serdan tayin etti. Mehmed Paşa, Revan’ı kuşattıysa da alamadı. Bu sırada Nahcıvan’da bekleyen Şah Abbas, senelik 200 yük ipeğin 100 yüke indirilmesi şartıyla Mehmed Paşa ile antlaşma yaptı. Sultan Ahmed, yapılan antlaşmayı kabul etmediği gibi Mehmed Paşa'yı da azledip veziriazamhğa ve İran serdarlığına Halil Paşa’yı tayin etti.
' Ahmed, İran'a karşı büyük başarılar kazanmayı ümit ederken, 51 gün süren astalığı nedeniyle 22 Kasım ıbiyVle, lıcnüz 28 ya.şmda vefat ediıuv veıino ırdeşj 1. Mustafa geçti, ffalil l'aşa, 'l alar I lam (’aııhev (îiraN Ui da katılmmla dehil önlerine kadar İllaştıysa da nnemh hu ıs yapamadı Sah AhhaMnhan^ *mesi üzerine, ı6lH'd(% 200 yük iprk mn ynl' kmnasa mduıkıek N a Antlaşması küçük /adillerle fekrar kabul rdıldı
kazançlarmdan vazgeçmeye niyetli değillerdi. Bu, hem devletin İran karşısında ısrarla vm-guladığı Sünni âleminin komyuculuğıı imajına hcilel gelmemesi hem de Anadolu’nun emniyeti için hayati bir mesele idi. Halil İncdcık, Şalı Adıbas’ın, Kafkaslar’da elde ettiği başarıyı Irak taıaflaıanda da teki'ai'lamak ve 13. yüzyılda İlhanlılar’ın da yapmak istediği gibi Halep’i ele geçirip, Avrupa üe Hindistan ai’sındaki ticareti kendi konti'olü altına almak istediğini belirtir. Şah, bu eımaçla, îııgüizlerüı de desteğiyle, 1622’de Hüımüz Adası’m Portekizliler’den aldı, 1623’te de İran-Hindistan ticaretinin merkezi Kandahar’ı topraklarına kattı.
İstanbuTda II. Osman’ın katledilmesiyle başlaycin kargaşa ve bunun taşraya yansıması olarak Anadolu’daki bazı paşalarm Abaza Mehmed Paşa liderliğinde merkeze karşı ayaklanması, Şah Abbas’m batı komşusuna yönelik emellerini gerçekleştirmesi için bulunmaz bir fırsattı. 1623’te Yusuf Paşa’yı öldürüp Bağdad’a hâkim olan Bekir Subaşı’nm, üzerine Hafız Ahmed Paşa idaresinde bir Osmanlı ordusu gönderilince. Şah Abbas’tan yardım istemesi Osmanlılar ile Iran arasında yeni bir savaş başlattı. Şah Abbas, fırsattan istifade ederek 1624 te Bağdad’ı ele geçirdi. İranlılar, şehirdeki Sünni ahaliıım büyük bölümünü kılıçtan geçirdi ve Ebu Hanife ile Abdülkadir Geylami’nin türbelerini tahrip ettiler. Bağdadla birlikte Necef ve Kerbela gibi Şiüerin kutsal mekânları da Safevi hâldrnıy etine girdi. İranlılar, birkaç hafta sonra Musul’u ele geçirip Kuzey Irak’ı kontrolleri altına aldılarsa da İran ordusunda baş gösteren bir salgm hastalık ve bazı Arap aşiretlerinin isyanı Musul’un tekrar Osmanlı idaresine girmesini sağladı. Aynı tarihlerde Safeviler’in Şiraz valisi Basra’ya saldırdıysa da şehri savunan Osmanlı paşası Portekizliler’le ittifak kurup bu saldınyı püskürtmeyi başardı. Hafız Ahmed Paşa, 1625-1626
Ro>-un Geçidi (Kür"» kenarına gelindiğinde a.skeı ler bir lurlıı <;are mayan kıtlık büzünden nehri geçme\-i reddelnıi:î, bir gıııp :u;ıkt;a is\;ın ordunun karşıya geçirilmesi ancak Serdar Liila Mustafa Paşa tını g-ı>Tetkriy;^ mümkün olabilmişti. Seferin başmdan beri askeri jıerişan eden kıtlık, Şin-a^-girilip, bol miktarlarda zahire\ e ulaşılmasıyla önlendi. XM. yiiz>ılın sonlarında itibaren Osmanlı zirai ekonornisinin temeli olan timar sisteminde nıeıdan^ gelen sarsmtılar ve Anadolu’yu kasıp kavuran celali isv anlan İran sa\'aşlann. daki ordunun erzak terninini büsbütün zorlaştırdı. Nitekim Kunticu Mıırad Paşa’nm ı6ıolara kadar sert tedbirlerle celalileıi ortadan kaldırmasmdan sonra Anadolu’da zahire fiyatları önemli miktarda düşmüş ve Osmanlı ordusu İran cephesine giderken eskiye nispetle daha rahat bir şekilde zahire temin edebilmişti. Fakat sefer sırasmda kış erken gelmiş ve ErzuiTimdaki zahire de zamanında getirtilemeyince ordu büyük bir kıtlıkla yüz yüze kalmıştı.
XVI.yüzyüm sonlan, Osmanlı askeri sisteminde büyük bir değişimin ve dönüşümün yaşanmaya başladığı yıllardır. Osmanlı ordusunun temel direği olan timarlı sipahi ordusunun, özellikle batı askeri sistemlerinde meydana gelen gelişmeler neticesinde savaşlarda yetersiz kalmaya başlaması devleti yeni arayışlara itti. Geleneksel süahlanyla ve geleneksel usullerle savaşan timarlı sipahilerin sayısı azaltılarak, Avrupa’da olduğu gibi tüfek kullanan ve merkezi heızineden ücret alan birliklerin sayısı arttırıldı. 1578—1590 savaşlarmda değişimin etkisi nispeten az hissedildi. Ancak daha bu savaşlann ekonomik yükü tam olarak giderilemeden 1593’te bu defa batıda Avusturya ile yeni bir mücadeleye girişüdi. 1603’te korkulan oldu ve Şah Abbas’ın da saldınya geçmesiyle Osmanlüar aynı anda hem batıda hem de doğuda mücadele etmek zorunda kaldılar. 1604’te ordunun yansı Veziriazam Malkoç Ali Paşa idaresinde Avusturya cephesine, diğer yansı da Cağedazâde Sinan Paşa idaresinde İran taraflanna gönderildi. Bu sırada Anadolu’da etkisini gittikçe şiddetlendiren elali işyardan adeta devleti üçüncü bir cephede daha mücadele etmek zorunda ıraktı. Doğuya gönderilen serdarlar daha ziyade askerleri arasındaki isyanları ılemekveyol üstündeki celalileri ortadan kaldırmakla uğraştılar. ıhcMküran hini hazırlıksız bir şekilde yakalayan ('ağalazadı* Sinan Paşa idaıvsindeki iuda bazı beylerbeyilerin, serdarı d«*rhal saldırıya g('çnu‘\ <' ikna
^IGınunî dönemlerinde dahi, İran taraflanna düzenlenen seferlerde ordunun B-zak ihtiyacuım kcu-şılanmasmda büyüle zorluklaıia karşılaşılmıştı. Uzun müddet Avıupalılar’ı kendisine hayran bırakan Osmanlı ikmal sisteminin doğuda tesis edilememesiııüı en önemli sebepleri bölgenin coğrafi yapısı ve doğu savaşlarının nitelik itibariyle batıdakilerden farklı olmasıdu*. Doğu Anadolu taraflan da^ık arazisi ve sert iklimiyle tarımsal üretim açısmdan imparatorluğun batı toprakla-rma nazaran daha geriydi. İran savaşlan sırasında, birçok defa ordunun ihtiyaç duyduğu zahire Tuna deltası, Mısır gibi zengin tanm alanlarından getirilmişti. Nakil vasıtalarının yavaş ve pahalı olduğu bir zamanda bu dumm, savaşlann başanlı bir şekilde yürütülebilmesinin önünde ciddi bir engeldir. köy yumurtası sizin icin sundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder